Alkol bağımlılığına yatkınlığın sebepleri nelerdir?
Ailede alkol bağımlılığı olan ebeveynin varlığı.
Anne ya da babayla kurulamayan bağlılık.
Duygularını tanıyamama ve ifade edememe.
Olumsuz duygu ya da düşünce ile yüzleşmekten korkma.
Sosyal çekingenlik.
Travmatik durumların işlenmeden üstünün kapatılması.
Çocukluktan itibaren güvende hissedememe olarak sayılabilir.
Alkol kullanımının sosyal iletişimle tamamen bağdaştırıldığı toplumlar, alkol bağımlılığı için yoğun şekilde yatkınlık oluşturur.
Genellikle genç yaşlarda başlayan alkol bağımlılığı, 20 ve 30 yaş arasında karaciğerin çalışma ve kendini yenileme kapasitesinin yüksek olması nedeniyle ‘Sevilen ve Zararsız’ olarak algılanır. Ancak alkolle ilgili en riskli, davranışlar, ölümcül trafik kazaları, davranış bozuklukları en fazla bu yaşlarda görülür. İlerleyen yaşlarda ise karaciğerin ve diğer tüm organların kendini yenileme kapasitesinin azalmasıyla birlikte fiziksel sağlık ve ruhsal sağlık giderek bozulur. Bağımlılığı olan bireyler kendi ebeveynlerinden yaptıkları şikâyetleri, kendileri çocuklarına ve eşlerine yaptıklarının farkında olmayabilirler. Alkolün hem kısa zamanda hem de uzun zamanda zararlı etkileri tüm organlarda görülür. Örneğin, karaciğer yetmezliği ve siroza neden olan bir hepatit varlığında genellikle sadece karaciğer etkilenir ve karaciğer transplantasyonu ile iyileşme oranı yüksektir. Alkole bağlı sirozda tüm organlar olumsuz etkilendiği için karaciğer transplantasyonu yapılması zor ve vücudun bu ameliyatı tolere edebilme kapasitesi de düşüktür.
Yıllar içinde kişi toleransının giderek arttığının farkında olmayabilir. Yani içilen miktarın zihinde oluşturduğu etki giderek azaldığından içilen miktar giderek artmaktadır. Kişi bundan sonra karşılaştığı her stres durumunda baş etmek için alkol kullanımına başvurmakta ve aslında problem çözmek yerine sadece problemin üzerini örtmektedir. Böylelikle kendi gücünü problemler karşısında giderek daha küçük gördüğünden; yetersizlik düşünceleri daha da artmakta ve kişiyi daha da depresyona sürüklemektedir.
Düzenli alkol kullanımı, beynin tüm bölgelerini etkiler ancak en fazla etkilenen bölgenin frontal lob olduğu gözlenmiştir.
Uzun süreli alkol kullanımı yakın ve uzun süreli belleğin yanı sıra dikkat ve konsantrasyonun bozulmasına yol açar. Ancak bu süre bazıları için bir yıldan kısa bile olabilir. Zamanla artan kullanım kişilerin çevreye olan farkındalığını ve duyarlılığını azaltır. Olaylar ve durumlar karşısında yeterince gerçekçi tepkiler veremeyebilir. Riskli davranışlarda bulunabilir. Alkol kullanımı ile birlikte sigara ve madde kullanımında da artış olur. Tüm bunların sonucu olarak sosyal ilişkilerde bozulma olur. Akademik ve mesleki işlevsellik düşer. Sadece kısa süreli olarak hissedilen geçici rahatlama sonuçta ciddi rahatsızlık ortaya çıkarır. Alkol kullanımını bırakmaya karar verildiğinde ilk bir ay hiç alkol kullanımı olmamalı ki frontal lob daha iyi işlev görebilsin ve kişi yakın ve uzun süreli planlamalarını daha net yapabilsin.
Alkol bağımlılığı tedavisi; mutlaka psikiyatrist kontrolünde olmalıdır. Gereğinde iç hastalıkları ve gastroenteroloji uzmanından da destek alınmalıdır.
Yatarak tedavi gerektiren durumlar
- Karaciğer ve böbrek fonksiyon testlerinin yüksek olduğu durumlar.
- Eşlik eden kalp yetmezliği
- Siroza bağlı kanama riski
- Kişinin kendi başına alkol kullanımını durduramıyor olması
- İlaçlarını düzenli kullanamıyor olması
- Yemek yiyemediği ve dolayısıyla ağızdan ilaç kullanamadığı durumlar
- Tedavinin ağız yoluyla değil de damar yoluyla başlatılması gereken durumlar
- Tansiyonun ya da nabzın kontrol edilemeyecek kadar yükselmesi
- Aile desteğinin sağlanamadığı durumlar
- Kişinin beslenmesini düzenleyemediği durumlar
Tedavide bilinmesi gereken en önemli nokta, alkolün destek almadan birden bırakılmaması gerektiğidir. Ancak bu kişinin ‘Ben kendi kendime azaltarak bırakabilirim’ düşüncesini desteklemez.
Ayaktan tedavi edilebilecek alkol bağımlılığı durumları
- Kişi tedaviye gönüllü olmalı ve en azından tedavinin gerekliliği konusunda bilgilendirilmeye açık olmalı
- Karaciğer, böbrek fonksiyon testlerinin iyi olduğundan emin olunmalı
- Beslenme desteğinin iyi olduğundan emin olunmalı
- İlaçların düzenli kullanılacağına emin olunmalı bunun için aile ya da arkadaş desteğinin varlığından emin olunmalı
- Haftada bir psikiyatri uzmanı kontrolü olmalıdır.
Tedavi Bileşenleri
- İlaç tedavisi (yoksunluk, idame ve sürdürme tedavileri)
- Psikoterapi
- Transkranial manyetik stimülasyon tedavisi
- Çift terapisi
- Sosyal iyileştirme destekleri
- Gereğinde hukuki yardım alma olarak sıralanabilir.
Unutulmamalı ki; hayat devam ettiği sürece tedavi mümkündür. Yeter ki; istek ve gayret olsun. İyi bir yaşam sürmek mümkündür. Hiç kimsenin kimseden umudunu kesmeye hakkı yoktur. Ve son olarak kişinin en büyük beklentisi, kendisinden olmalıdır. Kendisi bu yolda yürüyecektir ancak doktoru, tedaviler, ailesi, arkadaşları onun yanında ve destekçisi olacaklardır.
Tüm yayın hakları Varoluş ve Ötesi’ne ait olup yazılar iktibas edilemez. Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. Tüm reklamların sorumluluğu firmalara, yazılardaki ve söyleşilerdeki görüşler şahıslara aittir.