Ana Sayfa Kişisel Gelişim Röportaj Gizemini Koruyan Göbeklitepe’de Neler Oluyor?

Gizemini Koruyan Göbeklitepe’de Neler Oluyor?

Gizemini Koruyan Göbeklitepe’de Neler Oluyor?
VarolusveOtesi

Dünyanın şu ana kadar bilinen en eski tarihi yapısı Göbeklitepe’yi, öncesi, sonrası, ritüelleri, gizemleri ve son gelişmeleriyle arazi sahibi Mehmet Tarık Yıldız’la konuştuk.

Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki Şanlıurfa ilinin 18 km kuzeydoğusunda, Haliliye ilçesine bağlı Örencik Köyü yakınlarında yer alan Neolitik bir Arkeolojik sit alanı ve 12 bin yıllık bir tarihi olan Göbeklitepe, insanoğlunun en büyük adımlarından biri olan Neolitik Devrim’e dair belki de yerleşik bilgileri sarsacak ipuçları barındırıyor. Tarihsel olarak, son avcı-toplayıcı toplulukların yaşantısına tanıklık etmemizi sağlıyor, yerleşik yaşama geçiş nüvelerini gösteriyor.

Bulunduğu andan itibaren çok çeşitli fikirlere, araştırmalara, tarih, astronomi, dünya dışı yaşam ve daha çok fazla konuda araştırmacıların fikirlerini ortaya koyduğu lakin kesin kimsenin hakkında henüz bir kanıya varamadığı ve uzun sürede varamayacağı Göbeklitepe, bazı popüler kaynaklarda “tarihin sıfır noktası” nitelendirmesiyle de anılmaktadır. Yapıt, dünyanın bilinen en eski megalitleri olan taş sütunlarla, bir dizi büyük dairesel yapıdan oluşmaktadır. Arazi sahibi Mehmet Tarık Yıldız, Göbeklitepe’nin öncesini ve sonrasını anlattı.

“Göbeklitepe, gök ile yeri buluşturan ve ikisi arasında yaşayan bizleri bir bütün olarak kucaklayan evren adeta”

Tarık Bey öncelikle Göbeklitepe’nin sizin için anlamı nedir bize anlatır mısınız?

İnsanlık tarihinde Göbeklitepe’den sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Tüm ezberler bozuldu artık. Çünkü Göbeklitepe sadece basit bir arkeolojik keşif veya antik bir kalıntı değil. Göbeklitepe 12.000 yıllık geçmişten geleceğe kurulmuş bir köprü. 12 bin yıl öncesinden gelen bir inanç. Göbeklitepe, gök ile yeri buluşturan ve ikisi arasında yaşayan bizleri bir bütün olarak kucaklayan evren adeta. Göbeklitepe taş değil, hayattır. Göbeklitepe toprak değil, bedendir. Göbeklitepe cansız bir tapınak değil, bir ruhtur! Medeniyetlerin beşiği olarak bilinen Mezopotamya… Dünya’nın en eski kutsal toprakları bu bereketli Hilal’in içinde yer alıyor. Daha bilmediğimiz dinler, bilmediğimiz kültürler var bu kadim şehirlerimizde, gün geçtikçe keşfedilecek… Göbeklitepe, geçmişten günümüze her şeyi kapsayacak şekilde kurulmuş bir köprü. Bu köprüde en başta; tarih, inanç, medeniyet, kültür, matematik, geometri, mimari ve hatta astronomi, tıp vb. tüm alanların temelini oluşturan izler yer alıyor. Göbeklitepe’de, geçmişten günümüze aktarılan insanlık adına yapmış oldukları tüm ipuçlarını görebiliyoruz.

“Göbeklitepe, çok kutsal sayıldığı için büyük yeminlerde Göbeklitepe ismi kullanılıyordu”

Göbeklitepe keşfedilmeden önce ailenizin ve yöre halkının hayatı nasıldı keşifle neler değişti?

Göbeklitepe, keşfedilmeden önce yöre halkımız buranın kutsallığına inanıyordu ve hatta Göbeklitepe, çok kutsal sayıldığı için büyük yeminlerde Göbeklitepe ismi kullanılıyordu. Eskiden bizim ailemiz Göbeklitepe’de tarlayı ekip biçip tarımcılık yapıyorlardı. Göbeklitepe’deki tarım ürünleri bile bizim bu

bölge halkı için kutsaldı ve bereketliydi. Göbeklitepe’deki tarım ürünlerini alıp diğer buğday, arpa gibi tarım ürünleriyle karıştırıp bereket getirmesi için bir takas uygulaması yapılırdı.

“Akrabalarımız ve çevre köylerimiz özellikle İlkbaharda Göbeklitepe’ye gidip kurban kesiyordu. Dualar, istekler, dileklerde bulunuyorlardı. Göbeklitepe’nin eski ismi ‘Göbekli Ziyareti’ idi”

Göbeklitepe’de başka ritüeller, adak, dilek gibi kavramlar var mıydı?

Göbeklitepe’nin geçmişten günümüze aktarılan kurban adak gibi ritüellerin yapıldığı bir alan olduğu, kulaktan kulağa aktarılan hikâyelerle günümüze kadar gelmiş. Akrabalarımız ve çevre köylerimiz özellikle İlkbaharda Göbeklitepe’ye gidip kurban kesiyordu. Kesilen kurbanın eti toplu bir şekilde pişirilip yemek yapılıp yeniyordu ve daha sonra toplu bir şekilde dualar, istekler, dileklerde bulunuyorlardı. Bu dualar, istek ve dilekler genellikle hasta çocukların iyileşmesi, yöre halkının hayvanlarına hastalık bulaşmaması için çocuğu olmayan anneler çocuk için evlenme çağını geçmiş kızlar eş için dileklerde bulunurlardı. Bununla ilgili çok kişi ‘’Dileklerim, isteklerim kabul oldu’’ diye tekrar Göbeklitepe’ye gelip teşekkür etme adına ziyaret ediyorlardı. Göbeklitepe’nin eski ismi “Göbekli Ziyareti” idi. Kazılar başladıktan sonra ziyaret yerine tepe ismini verip Göbeklitepe olarak kullanmaya ve anmaya başladı.

“Bu sezon B yapısında kazı çalışması yapıldı. Ocaklar bulundu; o dönemde ateş yakmak veya yemek ihtiyacını karşılamak için yapıldığı düşünülüyor”

Kazılarda yer aldınız, siz çıkan iskeletleri gördünüz mü? Neden açıklama yapılmadı bir bilginiz var mı? Kazılardaki son durum nedir?

Yıllardır Göbeklitepe kazı çalışmaları devam etti ve şimdiye kadar sadece yaklaşık %10 gibi bir alan kazıldı. Göbeklitepe’de kazılar durduruldu bilgisi yanlış. Hava koşullarından dolayı kazılar her yıl yapılmıyor ve zaten yılın belli dönemlerinde kazı çalışmaları yapılıyor. Daha önceleri İlkbahar ve Sonbahar dönemlerinde yapılıyordu. Son sezonda yaz aylarında Haziran, Eylül Ekim gibi kazı çalışmalarına devam edildi. Eskisi gibi hızlı devam edilmiyor çünkü buradaki amaç her şeyi kazıp ortaya çıkarmak değil, en az alanı kazıp daha çok bilgi edinebilmek. Bu da açılan yerlere zarar vermesi için yapılıyor. Tüm kazılar yavaş yapılıyor ve en ince ayrıntısına kadar da araştırma yapılıyor. Önemli bir noktaya gelindiğinde toprak eleniyor, elendikten sonra yıkanıyor ve bu toprak tekrar kurutuluyor, kurutulduktan sonra da cımbızlarla içindeki bulgular ayıklanıyor ve kayıtlara geçiriliyor. İğneyle kuyu kazmak denir ya burada işte öyle bir çalışma yapılıyor. Yani burada kazılar devam ediyor. Bu sezon B yapısında kazı çalışması yapıldı. Ocaklar bulundu; o dönemde ateş yakmak veya yemek ihtiyacını karşılamak için yapıldığı düşünülüyor. Bir de iki çukur bulundu hemen yanında malzemelerin çöplerini koymak için kullanıldığı düşünülüyor. Daha üst kısımda arka tarafta ilk başlarda 2009-2010 yılında kazı çalışmalarına başlandı 2014-2015’e kadar devam etti. Koruma altına alındı ileri ki dönemde orada da kazılar devam edecek. Orada da aynı şekilde alt kısmı kayadan yapılmış büyük sarnıçlar su biriktirmek için yaptıkları yerler bulundu. Oradan da daha, çok önemli şeyler çıkacağı düşünülüyor. Yani daha çok uzun yıllar burada kazı çalışmaları devam edecek. Göbeklitepe’de bazı bilgiler ister istemez saklanıyor herkesle paylaşılmıyor. 2017 yılında yapılan araştırmada insana ait iki iskelet çıktı ve bu iskeletler araştırıldı; bu insan iskeletlerinin bilgisi paylaşılmadı.

“Terrazo tabanı kaldırdıktan sonra altında genç yaşlara ait iki iskelet bulundu. Bu iskeletlerin günümüze yakın bir tarihte olduğu düşüncesi oluştu. Ben bu iskeletlerin günümüze yakın bir tarih olmadığını düşünüyorum”

Karahantepe’de Bulunan Heykel

İnsana ait iki iskelet ve Göbeklitepe ile Karahantepe’de gerçek boyutlu insan ve hayvan heykelleri de bulundu. Bütün sürece hâkim biri olarak sizce neden iskeletlerle ilgili bir bilgi verilmiyor?

Göbeklitepe’de 2017 yılına kadar hiç insan kemikleri bulunmamıştı. 2016 ile 2017 yılları arasında Göbeklitepe koruma çatısı yapılırken, Göbeklitepe’nin “A” yapısı dediğimiz kazı alanının güney tarafında bir metre toprak kazıldıktan sonra terrrazo taban dediğimiz sıvı geçirmez bir zemine rast geldik. Bu terrazo tabanı kaldırdıktan sonra altında genç yaşlara ait iki iskelet bulundu. Bu iskeletlerle ilgili bir sonuç veya bir bilgi henüz gelmedi. Bu iskeletlerin günümüze yakın bir tarihte olduğu düşüncesi oluştu. Ben bu iskeletlerin günümüze yakın bir tarih olmadığını düşünüyorum. Çünkü bu iskeletlerin hangi dönemde gömüldüğü, bu insanların ölüm sebeplerinin hastalık mı yoksa başka bir şey mi olduğu bilgisine, şimdiki analiz imkânlarıyla araştırma sonucunda en ince ayrıntısına kadar ulaşılabiliyor ama bununla ilgili hiç bir bilgi verilmedi. Bu insan iskeletlerinin günümüz insan boyutlarına yakın bir boyut olduğunu ben kendim gördüm.

Kazı çalışmalarını yürüten Alman Arkeolog Klaus Schmidt’in vefatıyla ilgili de farklı söylemler oldu. Sizce Schmidt’in vefatından sonra kazılarda bir yavaşlama oldu mu?

Kazılar yılda iki sezon olmak üzere İlkbaharda iki ay ve Sonbaharda iki ay gibi yapılıyordu. Klaus’un ölümünden 2014’ten sonra çalışmalarda bir yavaşlama oldu ama biraz önce bahsettiğim sebeplerden de ötürü. Klaus’un ekibi kazı çalışmalarına devam etti. Göbeklitepe’den sonra Karahantepe’de 2019 yılında çalışmalar başladı. Karahantepe 1997’de bulundu fakat 20 yıl sonra çalışmalara başlandı. Karahantepe, Göbeklitepe kadar bilinmediği için Göbeklitepe kazılarını durdurup Karahantepe’ye yoğunluk verilmeye başlandı. Göbeklitepe belli bir kitleye ulaştığı için Göbeklitepe’nin ismini kullanarak Karahantepe’yi daha çok tanıtmaya başladılar. Klaus’un ölümü şüpheli olarak da yorumlandı tabi dünyanın gözü Göbeklitepe’ydi ve bunun kazı başkanı Alman olduğu için Almanların elindeydi.

“Geçtiğimiz yıla kadar kazılarda asgari ücretle çalışıyorduk. Geçen sene ailemizi ve Göbeklitepe’de yıllardır emek veren işçileri tamamen Göbeklitepe kazılarından koparttılar”

Göbeklitepe kamu alanı olduğu süreçte siz neler yaşadınız?

Göbeklitepe kamu alanı olduğu süreçte siz neler yaşadınız?

Göbeklitepe bizim ailemiz sayesinde ortaya çıktı. Dedem 1986’da Göbeklitepe’de çift sürerken bulduğu bereket heykelini müzeye teslim ettikten sonra 1994’te ilk kazı çalışmaları başladı. Göbeklitepe yaklaşık 200 dönüm arazi üzerine kurulmuş bir yapı. Göbeklitepe’nin değeri 2005 yıllarında anlaşılmaya başlandı ve daha sonra arazimizi kamulaştırdılar. Kamulaştırmada ailemiz mağdur oldu. Tarlamızı değerinin altında rayiç bedelle kamulaştırıp elimizden aldılar. Bu konuda mahkemeye başvurduk. Yıllardır mahkememiz devam ediyor ve hala olumlu bir sonuç alamadık. Son bir kaç yıldır da Göbeklitepe arazi sahiplerinin tamamen Göbeklitepe’yle bağlarını kopardılar. Bu kadar emek verip yıllarca burayı koruduk, sahiplendik, ülkemize memleketimize katkı sağladık. Geçtiğimiz yıla kadar kazılarda asgari ücretle çalışıyorduk; yılda iki ay gibi bir süre de olsa çalışıyorduk. Geçen sene ailemizi ve Göbeklitepe’de yıllardır emek veren işçileri tamamen Göbeklitepe kazılarından koparttılar.

Orada yaşadınız ve büyüdünüz. En sevdiğiniz enerji alanı hangi bölgesi?

Benim hayatım Göbeklitepe’de geçti. Göbeklitepe’ye daha önce her gittiğimde orada çok etkileyici bir enerji hissediyordum. Göbeklitepe’de bulanan tam tepe noktasındaki dilek ağacın yanına gittiğimizde bu noktada çok etkileniyordum, ruhuma bir ferahlık geliyordu. Bunu köyde yaşayan ihtiyara anlatınca onlarda aynı duyguları yaşadıklarını bana anlatırlardı. Haftada birkaç gün mutlaka bu tepeye çıkıp iki saat oturup buranın manevi enerjisini alıp tekrar evlerine gittiklerini anlatırdı.

Bu bölgede bir boyut kapısı olabilir mi? Kazılar başlamadan önce ya da sonra bölgede değişen bir enerji ya da yaşanan sıra dışı bir takım olaylar oldu mu?

Benim gözlemlediğim kadarıyla Göbeklitepe’de sadece bir uygarlık değil birçok uygarlık bu yaşamın içerisinde yer alıyor. Bize her zaman doğru bilgilerin aktarılacağını açıkçası düşünmüyorum. İstedikleri bilgileri veriyorlar, istemedikleri bilgileri de saklıyorlar diye düşünüyorum. Göbeklitepe’nin en alttaki katmanı 11.600 yıllık ve bu katman en eski katman olduğunu gösteriyor. Fakat üst katmanlarda her zamanki gibi yakın dönemde yaşayan bir uygarlığın mutlaka izleri vardır. Göbeklitepe’deki en üst katmanda ise Roma ve yakın Bizans dönemine ait demir ok uçları da bulundu. Bu demek oluyor ki üst katmanlarda Roma veya Bizanslılarda yaşamış. Bu bölgede bir boyut kapısından ziyade tamamen tarihin, insanlığın, kültürün, sanatın, aklımıza gelebilecek her şeyin temelinin atıldığı ve geliştiği söylenebilir. İleriki dönemlerde tekrar tekrar üzerinde konuşacağımız çok konular olacak.

Tüm yayın hakları Varoluş ve Ötesi’ne ait olup yazılar iktibas edilemez. Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. Tüm reklamların sorumluluğu firmalara, yazılardaki ve söyleşilerdeki görüşler şahıslara aittir.

Varoluş Ve Ötesi Dergisi Göbeklitepe Canlı Yayını Büyük İlgi Gördü

VarolusveOtesi